Soru Detayı: Hz. Ebubekir’in kendisine zarar veren birini affettiğini söyleyen Hadis rivayeti nedir? Hz. Ebubekir’in (ra) yumruklandığı veya yaralandığı halde tepki vermediği, affettiği ve merhamet gösterdiği ve bunun üzerine Peygamber Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) “Senin cevabın en iyi cevaptı” dediği bir hadis duydum, doğru mudur?
Değerli Kardeşim!
Hz. Peygamber’in (s.a.v) dâva yoldaşı ve sadâkatli halifesi Hz. Ebûbekir’e (r.a), Mekke döneminde müşrikler tarafından çok defa sözlü ve fiziki tacizde bulunulmuş ve eziyet edilmiştir.
Zikrettiğiniz üzere bir kişi tarafından darbedildiği ve sonrasında da o kişiyi affettiği rivâyetine hadis ve siyer kaynaklarımızda ne yazık ki rastlayamadık. Lakin Hz. Peygamber’in (s.a.v) Hz. Ebûbekir’e (r.a) “bu yaptığın davranış ona yapılması gereken en iyi cevaptı!” şeklindeki cümlesi bize vâki olmuş benzer bir hâdiseyi çağrıştırdı.
Olay şu şekilde cereyan etmiştir:
Saîd b. Müseyyeb’ten (r.a) rivâyet edildiğine göre; “Günlerden bir gün Allah Rasûlü (s.a.v), Hz. Ebûbekir’in (r.a) de aralarında olduğu bir grup ile birlikte mecliste oturmaktadır. Meclise doğru bir adam gelir ve Hz. Ebûbekir’e herkesin içinde çirkince söver saydırır. Lakin Hz. Ebûbekir (r.a), bu küfür ve kötü davranış karşısında sükunetini korur. Hakarette bulunan kişi, ikinci defa sözlü tacizde bulununca Hz. Ebûbekir tekrardan susar bir şey demez. Üçüncü sefer de hakarete başvurunca Hz. Ebûbekir (r.a) bu sefer sessiz kalmaz ona söven kişiye söylediklerinin aynısını iade ederek karşılık verir. Hemen o sırada da Efendimiz (s.a.v) birden ayağa kalkıverir ve meclisten ayırılır. Hz. Ebûbekir (r.a), Allah Rasûlü’nün bir anda ayağa dikildiğini görünce, yanında kötü sözle karşılık verdiği için kızdığını düşünerek “Ey Allah’ın Rasûlü! Sen bana ona karşılık verdiğim için kızdın mı?” diye sorunca Allah Rasûlü (s.a.v) Hz. Ebûbekir’e (r.a) şöyle cevap verir: “O kişi sana sövdüğü ve hakaret ettiği zamanda bir melek gökten inerek onu yalanlıyordu. Lakin ne zaman ki kötüye kötülükle karşılık verdin işte o vakit bu meclise bir şeytan geliverdi. Ben de şeytanın bulunduğu bir ortamda bulunmak istemedim, oradan kalktım.”[1]
Hz. Ebûbekir (r.a) Karşılık Vererek Hata mı Etmiştir?
Hz. Ebûbekir’in (r.a) bu hareketi, kötü bir davranış değil hak edene hak ettiğini vermek, iyi sözden ve davranıştan anlamayana anladığı dilden anlatmaktır. O (r.a), ruhsatı almış, kendisine zulmedene misliyle karşılık vermiş, ona fazlasıyla karşılık vererek zulme alkış tutmamıştır. Musibet karşısında bir anda kötüye kötülükle karşılık vermemiş, zorluk anında sabretmiş, nefsiyle mücadele ederek şeytana çanak tutmamıştır. İki sefer zulüm karşısında susmuş üçüncüsünde tabî olarak hakkını savunmuştur. [2] Kötülüğe karşılık vermek ise Allah Teâlâ’nın şu âyet-i kerîmeleriyle mübah olmuştur:
وَالَّذٖينَ اِذَٓا اَصَابَهُمُ الْبَغْيُ هُمْ يَنْتَصِرُونَ
“Onlara haksız bir saldırı yapıldığında elbirliğiyle kendilerini savunurlar.”[3]
وَجَزٰٓؤُ۬ا سَيِّئَةٍ سَيِّئَةٌ مِثْلُهَاۚ فَمَنْ عَفَا وَاَصْلَحَ فَاَجْرُهُ عَلَى اللّٰهِؕ اِنَّهُ لَا يُحِبُّ الظَّالِمٖينَ
“Bir kötülüğün karşılığı ona denk bir kötülüktür; ama kim bağışlar, düzeltme yolunu tutarsa onun mükâfatını Allah verir. Hiç şüphe yok ki O haksızlık edenleri sevmez.”[4]
وَلَمَنِ انْتَصَرَ بَعْدَ ظُلْمِهٖ فَاُو۬لٰٓئِكَ مَا عَلَيْهِمْ مِنْ سَبٖيلٍؕ
“Haksızlığa uğradığı için karşılık verenlere gelince, onlar aleyhine bir yol tutulamaz.”[5]
وَاِنْ عَاقَبْتُمْ فَعَاقِبُوا بِمِثْلِ مَا عُوقِبْتُمْ بِهٖؕ وَلَئِنْ صَبَرْتُمْ لَهُوَ خَيْرٌ لِلصَّابِرٖينَ
“Cezalandırmak isterseniz size yapıldığı kadarıyla cezalandırın, fakat sabır gösterirseniz bilin ki sabırlı davrananlar için bu muhakkak daha hayırlıdır.”[6]
Hz. Peygamber (s.a.v) Neden Sinirlenip Ayağa Kalktı?
Efendimiz’in (s.a.v) ayağa kalkıverip meclisi terketmesi iki şekilde düşünülebilir:
1-Hz. Peygamber (s.a.v) kemâli edebe en münâsip, fazilet noktasında da en güzeli olanı tercih etmektedir. Her ne kadar Hz. Ebûbekir (r.a) maruz kaldığı kötülük karşısında sabretmiş diğer yandan da hakkını aramışsa da Hz. Peygamber (s.a.v) bunu en güzel cevap olarak görmemiştir.[7] Sanki Hz. Peygamber (s.a.v), burada dostu ve sırdaşı için sabrı, dosdoğru olmayı ve karşısındakini bağışlamasını Hz. Ebûbekir’den (r.a) gönülden istemiştir.[8]
2-Şeytan mecliste hazır olduğu için orayı terketmiştir. Çünkü Allah Rasûlü (s.a.v) şeytanın olduğu bir ortama asla girmez.
Dipnot
[1] Bkz. Ebû Dâvûd, Hadis No: 4896-4897; Beyhakî, Şuabü’l-îmân, H. No: 6669.
[2] Bkz. Hasan b. Alî b. Raslân, Şerhu süneni Ebî Dâvûd, Dârü’l-Felâh li’l-Bahsi’l-İlmî ve Tahkîki’t-Turâs, Mısır 1437, 18/638-639; Ebü’t-Tayyib Muhammed Şemsü’l-Hak b. Emîr Alî ed-Diyânüvî el-Azîmâbâdî, Avnü’l-ma’bûd ve hâşiyetu İbnü’l-Kayyim, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrût 1415, 13/163-164.
[3] Şûra, 42/39.
[4] Şûra, 42/40.
[5] Şûra, 42/41.
[6] Nahl, 16/126.
[7] Bkz. Alî el-Kârî, el-Mirkâtü’l-mefâtîh, Dârü’l-Fikr, Beyrût 1422, 8/3185-3187.
[8] Bkz. Ebû İbrâhîm İzzüddîn Muhammed b. el-İmâm el-Mütevekkil-Alellâh İsmâîl es-San‘ânî, et-Tahbîr li-îdâh meâniyi’t-teysîr, Mektebetü’r-Rüşd, Riyâd 1433, 3/176.