Değerli Kardeşim!
Şeytanı rahatsız eden, yapıldığı takdirde ise Allah Teâlâ’yı (c.c) memnun eden ameller elbette ki oldukça fazladır. Onu tanımak ve kurduğu tuzaklara karşı dikkatli ve hazırlıklı olmak dünya ve âhiret açısından son derece gereklidir. Nitekim Mevlânâ Hazretleri şeytanı tanıtma sadedinde der ki: “Şeytan bir köpektir. Binlerce kişinin içine girer. O kimin içine girip kalbine yerleşirse o kimse de şeytan kesilir. Seni haktan hakikatten soğutan, ibadetten alıkoyan şeytan içindedir. Derinin içine gizlenmiştir. Asıl şeytan, kendisine yardımcı insan şeytanını bulamazsa hayaline girer de seni günaha sokar. Seni hayal âleminde dolaştırır ve peşinde koşturur. Namazdan, oruçtan, her türlü iyilik ve ibadetten elde edilen mânevî zevk azığını şeytan gelir ve alır gider.”
Şeytanı kudurtan amelleri birkaç başlık altında açıklamak gerekirse;
İman Edip Her Türlü Şirkten Uzak Durmak
Şeytanı kudurtan veya sevindiren şeyler, Allah Azze ve Celle’nin koyduğu emir ve yasakların yerine getirilip getirilmemesine bağlıdır. Bu emirlerin ve yasakların en önemlisi Allah’a (c.c) ortak koşmaktır. Çünkü Allah Teâlâ, Kur’ân-ı Kerîm’de “Bana kulluk edin ve hiçbir şeyi ortak koşmayın.”[1] diye kullarını uyarmış, şirkin en büyük zulüm olduğunu[2] ve kendisine ortak koşar hâlde ölenleri asla bağışlamayacağını açıkça ifade etmiştir.[3]
Şirk kelimesi, evvelemirde Hz. Peygamber’in (s.a.v) zamanından hareketle putlara tapmak olduğu anlaşılsa da şirk koşmak, sadece taştan yapılmış heykeller önünde eğilmekten ve ibadet etmekten ibaret değildir. Kalplerde Allah Azze ve Celle yerine dünyalık her ne eşya koyulduysa hepsi Allah’ın (c.c) rızâsına, her şeyin ve herkesin üstünde oluşuna set çeken ameliyeler olmuştur. Bu ameliyeler her insan da kadın, para, makam ve şöhret gibi farklı zaaflar olarak bulunmaktadır. Zikrettiklerimizin hepsi Allah Azze ve Celle’nin emir ve buyruklarını askıya alınmasına sebeb olan birer küçük put mesâbesindir.
Emirlere Uymak
Şeytanın hoşuna gitmeyen ve onu kızdıran fiillerin başında yüce Allah’a ortak koşmaktan sonra İslâm’ın şartlarını yerine getir(e)memektir. Bu şartlar; kelime-i şehâdet getirmek, beş vakit namaz kılmak, zekât vermek, oruç tutmak, hacca gitmektir.[4] Âdemoğlu bunları her yap(a)mayışında öncelikle Rabbinin emrini çiğnemekte, ikinci olarak düşmanı şeytanı sevindirmektir.
Yasaklardan Sakınmak
Haksız yere cana kıymak, zina etmek, hırsızlık yapmak, iffetli kadınlara iftira atmak, faiz yemek gibi başta kesin ve keskin yasaklar olmak üzere fert ve toplum arasında hoş görülmeyen ve Allah’ın (c.c) rızâsına dahil olmayan her kötü davranış ilâhî şekliyle yasaktır. Bu davranışları yapmak Allah’a (c.c) isyan etmek, Allah’a (c.c) isyan eden ilk varlık olan şeytanı da mutluluğa gark etmektir.
Zikretmek ve Her Daim Allah’ı (c.c) Hatırlamak
Allah Teâlâ, Rahmân ve Rahîm ism-i şerifiyle kulları üzerinde ihsan ettiği nimetlerin zikredilmesini emretmiş,[5] kendisini her hâl ve harekette zikredenleri ve yarattığı kâinatta mizan içindeki nizâmı tefekkür ve tezekkür eden kullarını hayırla ve güzellikle yâd etmiştir.[6] Bunun aksine kendisini unutanları ve zikrinden gafil kalanları darlamakla[7] ve şeytanı o kişiye musallat ederek doğru yolda olduğunu zannettiği hâlde dostu olmakla tehdit etmiştir.[8]
Dipnot
[1] Bkz. Nisâ, 4/36.
[2] Bkz. Lokmân, 31/13.
[3] Bkz. Nisâ, 4/116.
[4] Bkz. Buhârî, Hadis No: 8; Müslim, H. No: 16.
[5] Bkz. Bakara, 2/9.
[6] Bkz. Bakara, 2/23.
[7] Bkz. Tâhâ, 20/124.
[8] Bkz. Zuhrûf, 43/36-37.