Rivâyet Tahlîli ve Tenkîdi 2: Âşûrâ Hadisleri

Soru Detayı

Dünya henüz yokken, aşure günü arş nasıl yaratılır? Bu rivayetin sıhhat durumu nedir? Bu rivayete göre, henüz daha dünya yokken ve günler yaratılmamışken, arş, kürsi, arz nasıl yaratılır, bu durum bilimsel verilere aykırı olmaz mı? Hz. Peygamber (asm) hadis-i şeriflerinde Aşure günü yaratılanları şöyle açıklamıştır:

  1. Hz. Adem (as), Aşure Günü’nde yaratılmıştır. Aynı günde Cennete girmiştir. Tövbesi ve affedilmesi aynı günde olmuştur.
  2. Arş, Kürsi, Sema, Arz, Cennet, Cehennem, Güneş ve ay aynı günde yaratılmıştır.
  3. Hz. İbrahim (as), Aşure Günü’nde doğmuştur. Yine Nemrut’un ateşinden aynı günde kurtulmuştur.
  4. Hz. Nuh’un (as) gemisi Nuh tufanından aynı günde kurtulmuştur.
  5. Hz. Musa (as), Firavun’dan o günde kurtulmuş ve düşmanı olan Firavun aynı günde Kızıldeniz’de boğulmuştur.
  6. Hz. Eyüp (as), yaralarından Aşure Günü’nde şifa bulmuştur.
  7. Hz. Yusuf (as), hapisten aynı günde kurtulmuştur.
  8. Hz. İdris (as), Âli makama aynı günde yükselmiştir.
  9. Hz. Yakup (as) ile oğlu Hz. Yusuf’un (as) mülâkatı aynı günde olmuştur.
  10. Hz. Yunus (as), balığın karnından aynı günde selâmete ermiştir.
  11. Hz. İsa (as), semaya o günde yükselmiştir.
  12. Hz. Süleyman’a (as) mülk aynı günde verilmiştir.
  13. Hz. Cebrail ve Hz. Mikâil aynı günde yaratılmışlardır. (Gazzalî, Mükaşefetü’l-Kulub, Kahire, ty, s. 289)

Değerli Kardeşim!

Bu rivâyetleri içerisinde barındıran hadis(ler)e baktığımızda sıhhati için İslâm âlimleri “Mevzu” demişlerdir. Yani Allah Rasûlü adına söylenmiş bir yalandır. Nakledilmesi caiz değildir.

Bkz. İbn Hibbân, Kitâbu’l-mecrûhîn, 1/266; Abdülhayy el-Leknevî, Âsâru’l-merfûa fi’l-ahbâri’l-mevzûa, 1/94; Celâleddîn es-Süyûti, el-Leâli’l-masnûa, 2/93; Ebü’l-hasen İbn Irâk, Tenzîhü’ş-şerîa, 2/149; İbnü’l-Kayyim el-Cevziyye, el-Mevzûa, 2/115.

Allah Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’de buyurmuştur ki: “Rahmân olan Allah, arşa istivâ etmiştir.”[1]

İstivâ, Allah’ın keyfiyeti bizce bilinmeyen (bilâ keyf) bir sıfatıdır. Bir yerde ve bir yönde bulunmaktan münezzeh olmakla birlikte Allah Teâlâ’nın zâtına lâyık olacak şekilde arşa istivâ ettiğine inanmak ve bu konuda herhangi bir te’vile gitmemek en isabetli yoldur. Zira Allah Azze ve Celle’ye nisbet edilen istivânın gerçek anlamını yalnız kendisi bilir. Eğer istivânın mânası, insanlarca bilinebilseydi Sahâbe-i Kirâm’ın bu konudaki nasları yorumlaması ve onlara açıklık getirmesi gerekirdi. Halbuki ashâbın hiçbir yorum getirmeden naslara inandığı bilinmektedir. Bunun yanında istivâ Allah’ın, ilmiyle bütün varlıkları kuşattığına işaret eden bir sıfatı olarak da kabul edilebilir.

Dünya yaratılmadan önce ilk önce arş yaratılmıştır. Arş mahluktur.[2] Ondan önce yaratılan bir şey olmadığı üzerinde âlimler ittifâk etmiştir. Allah Teâlâ, gökleri ve yeri altı günde yarattıktan sonra arşın üstüne istivâ[3] etmiştir.[4] Arş, yaratılmışların en büyüğüdür.

Bir gün Yemen ehlinden birileri geldi ve Allah Rasûlü’ne sordu ki: “İlk olarak ne yaratıldı?” Efendimiz de buyurdu ki: “Allah’tan önce bir şey yoktu. Arşı da su üzerindeydi.[5] Sonra yeri ve gökleri yarattı ardından takdir ettiği şeyleri Levh-i Mahfûz’a yazdı.”[6]

Şunu unutmamak gerekir ki “Bilim”, Kur’ân-ı Kerîm’i tasdik veya tekzib konumunda değildir. Bilim, bugünü doğru gören yüzyıllar sonra da onun değiştirebilendir, kesinliği sabit değildir. Deney ve gözlem yoluyla anlaşılmaktadır. Aynı şekilde arşın, kürsinin ve arzın yaratılması, Metafizik kısmına girer. Metafizik; duyularımızla algılayamadığımız varlıkları, olguları, genel ve bütünleyici varlık kavramını konu edinen, varlığın mahiyetini araştıran fizik ötesidir. Buna benzer konuları, ancak Allah Teâlâ’nın Kur’ân-ı Hakim’de bahismevzu kıldığı kevnî[7] âyetlerden veyahutta Allah Rasûlü’ne haber ettiği vahiy yoluyla bilmekteyiz.

Dünya yok iken arşın yaratılması, Allah Teâlâ’ya zor değildir. Yoktan var eden Allah Azze ve Celle’nin bir varlığı yaratırken başka bir şeye ihtiyaç duyması da sözkonusu değildir.

 

Dipnot

[1] Tâhâ, 20/5.

[2] Tevbe, 9/129.

[3] A’raf, 7/54.

[4] Bkz. Muhammed b. Sâlih b. Muhammed el-Useymîn, Mecmû’u fetâvâ, Dârü’l-Vatan ve Dârü’s-Süryâ, Riyâd 1413, I, s.62.

[5] Nitekim âyet-i kerimede de su üzerinde olduğu ifade edilmektedir. Bkz. Hûd, 11/7.

[6] Buhârî, Hadis No: 7418.

[7] Kevnî âyetler, varlık âlemine dair âyetlerin haber verdiği fizik ötesi bilgilerdir.

You May Also Like