Hasan Mezarcı ve Avanesi

 

Son zamanlarda sosyal medya ve dijital mecralarda Hasan Mezarcı’nın yıllar öncesinde, özellikle milletvekili olduğu dönemlerde kürsüden İslâm’a dair yapmış olduğu konuşmalar çokça paylaşılır oldu. Bununla beraber şu anki hâli için “Yaşayan Şehîd veya Mücâhîd!” naraları atılması -bizce- sıkıntılı bir sürecin başgösterdiğini ortaya koymuş oldu.

“Ben Hakk’ım!”

‌Hallâc-ı Mansûr (rah.), Allah Teâlâ’ya olan -aşırı- fart-ı muhabbetinden, her ne nereye baksa; Allah Azze ve Celle’nin varlığını, birliğini ve esmâ-i hüsnâsının tecelli edişini gördüğünden fenâ ve sekir hâliyle “Ben Hakkım!”, “Ben sevgilimin kendisiyim, o da bendir; biz bir bedene hulûl etmiş iki ruhuz.” der.[1] Bunu duyan halk ikiye bölünür. Hallâc- Mansûr, bu ifadeleriyle halk ile hak arasında bir perde olup Şerîat’ın zâhirine hükmedilmesinde büyük bir engel teşkil etmeye başlar.

Hallâc-ı Mansûr, Cüneyd-i Bağdâdî Hazretleri’nin (rah.) hem talebesi hem de mürîdi olması hasebiyle istiğrâk hâlinden sebep “Ben Hakk’ım!” ifadesini kullandığını ve Şerîat’ın bâtınına değil zâhirine muhâlif davrandığını çok iyi biliyordu. Bir yandan da hakkın halk nazarında farklı bir boyutta anlaşılıp düşünülmesinden çekinen Cüneyd-i Bağdâdî, “Şerîat’ın zâhirine uymayan her bâtın; bâtıldır!”[2] sözünün fehvâsınca; talebesi hakkında tevbe etmediği takdirde ölümle cezalandırılmasına karar veren heyet-i ulemâ ve hükemâ arasında yer alır.

“Ben Mesih’im!”

‌Katarsis X-TRA isimli YouTube kanalına konuşmacı olarak davet edilen Hasan Mezarcı, İslâm dînine karşı olan fikir ve düşüncelerini şu cümlelerle anlatır: “Müslümanlar, Muhammed’i aradan çıkarıyorlar. Ve Allah’ı konuşturuyorlar. Muhammed yok, Muhammed’i aradan çıkarmışlar. Muhammed’den sonra bir kitap yazıyorlar. 7. Yüzyıl Arapların yaşamını, yasalarını, savaşlarını dolduruyorlar bu kitaba. Ondan sonra bu kitap Allah’ın sözü diye bir yalan uyduruyorlar. Bu bir inanç hâline geliyor. Vallahi yalan söylüyorlar. Hz. Muhammed böyle bir şey söylemedi. Tevrat’ı Mûsâ görmedi. Tevrât, Mûsâ’dan yüzyıllar sonra yazıldı. İncil, Îsâ’dan çok sonra yazıldı. Kur’ân, Muhammed’den çok sonra yazıldı… Allah bana, 25 yıldan beri vahyediyor. Ama ben Allah’ı konuşturmam, ben konuşurum… Benim Allah’la olan iletişimim doğrudandır… Ben söylemesem bile, Mesîh olduğumu açıklamasaydım bile; Allah açıklıyor zaten. Yani Japonya’dan biri çıkacak; o Mesîh diyecek. Çin’den çıkacak, Hint’ten çıkacak, Arabistan’dan çıkacak, işte Avrupa’dan çıkacak. Bugün pek çok ülkeden benim Mesîh olduğumu görüp iman edenler var. Bunu hiçbir güç engelleyemez. Mesih diğer peygamberlere benzemez. Mesîh’in havârileri, Muhammed’in ashâbı gibi değildir…  Muhammed’den sonra helal ve haram yetkisi bana verildi. İçki yasaktı, neshettim. Tesettür farzdı, artık ihtiyaç yok!”[3]

“Bunlar Her Biri Ayrı Ayrı Yalan!”

Moderatörün “Cezaevine girmiş olduğunuz dönemde size işkenceler yapıldığı söylendi!” sorusunu yöneltmesi üzerine Hasan Mezarcı şöyle der: “Tamamı yalan. Bunlar Mesîh olduğumu açıkladıktan sonra üretildi. Kaldı ki işkenceler yapılsa; niye gizliyim söylerim… Halk beni seviyor, büyük bir kitle beni seviyor. Korktular, paniklediler. Bu halk Hasan Mezarcı’nın Mesîh olduğuna inanırsa bizim tezgahlarımız yıkılır. Hocalar korktu, Diyanet koktu. İlahiyatlar, tarikatlar cemaatler panikledi… Halk benim Mesîh olduğuma inanırsa; Diyanet başkanını kim dinler, Patrik’i kim dinler?! Birisi diyor ki işkence yapılmış. Öbürü diyor ki iğne yapılmış. Öbürü zihin kontrolü yapılmış diyor… Bunlar her biri ayrı ayrı yalan ürettikleri için yalanda da anlaşamıyorlar.”[4]

Sonuç Yerine

Hâdisenin vahâmetini siz okuyuculara anlatabilmek adına, hakkında konuştuğumuz şahsiyetin İslâm ile alâkalı görüşlerini kendi ağzından dökülen ifadeleri aktardık.

Görüldüğü üzere, yıllar önceki Hasan Mezarcı’dan bir kalıntı görememekteyiz. Konuşmalarında Müslümanlara yaptığı hizmetleri ve İslâm’a dair konuştuklarının bir kısmını dolaylı yoldan da olsa yanlış olduğunu ifade sadedince sarf-ı kelâm etme var.

Mezarcı’nın işkenceden dolayı bu hâle bürünmesi meselesine gelince; -bunları bizzat kendisinin yalanlamasını geçersek- geçmişte o dönemlerde Hasan Mezarcı gibi daha nicelerine türlü işkenceler yapıldı ve yıllarca üzerlerinde gizli operasyonlar yürütüldü. Fakat kimse Mezarcı gibi çıkıp peygamberin yetkisini kendine devretmedi, yeni bir inanç grubu ihdâs etme yoluna gitmedi. Tüm bunların yanında şuan etrafında kendisini dinleyen ve hüküm koyma yetkisine sahip olduğu konusunda ona gerçek mânada inanan binlerce seveni ve yolunu takipçisi var. Bu konumda olan bir kişinin -eski de olsa- videolarını paylaşıp şahsına methiyeler düzmek, istemeden de olsa kişiliğine diğer insanlar tarafından sempati kazandırmak demektir.

O vakit, isteyerek veya istemeyerek de olsa bu tarz şahsiyetlerin önceki hâl, davranış ve tutumlarına değil; içinde bulunmuş oldukları ilim, fikir ve harekete göre değerlendirmek daha doğru olacaktır.

Yazıyı sonlandırırken, Bediüzzamân Hazretleri’nin (rah.) İslâm’ın yanında değil; karşısında duran kişi ve kurumların halka arz edilmesi, merak uyandıran ifadelerle paylaşılması ve reklam yapılması noktasında söylemiş olduğu şu söz, savunduğumuz mefkûreye de aynı zamanda ışık olma mâhiyetindedir: “Bâtıl şeyleri iyice tasvîr, sâfi zihinleri idlâldir!”[5]

Vesselâm…

 

Dipnot

[1] Bkz. Hallâc-ı Mansûr, Dîvân (nşr. L. Massignon), Paris 1955, s.279.

[2] Bkz. Abdülkerîm b. Hevâzin el-Kuşeyrî, er-Risâle, Dârü’l-Ma‘arif, Kâhire 1431, 1/98; Şemseddîn ez-Zehebî, Siyeru a’lâmi’n-nübelâ, Müessesetü’r-Risâle, Beyrût 1405, 13/420.

[3] Bir yıl önce çıkmış olduğu bir YouTube kanalında sorulara cevap veren Hasan Mezarcı’nın İslâm’la ilgili görüşlerine göz atmak için bkz. (https://www.youtube.com/watch?v=Yv6N9_FCRg0)

[4] (https://www.youtube.com/watch?v=Yv6N9_FCRg0) Alıntı ifade: 26:28-28:45 aralığında.

[5] Said, Nursi, Mektûbât, Sözler, 2021, s.471.

You May Also Like